This study analyses the networks of grassroots associations which constitute the solidarity economy food chains in Ankara. It is based on a one–year ethnographic study that considered the activities of these networks and connected the ethnographic findings to broader global dynamics related to food chains. The association and networks involved are first described, with a focus on their practices and purposes, and similar cases in other cities in the literature are determined to reach a general conclusion. The main findings of the research are that grassroots associations in Ankara, as with ones triangulated with the existing literature, have a significant impact on the connections between the city and its citizens, as well as between urban and rural areas, by developing alternative practices of food production and exchange. These practices originate from the perceived impoverishment of urban spaces in relation to the loss of both green and farming areas, in addition to local traditional knowledge related to food. Although the social networks of these associations are relatively limited, there is significant potential in terms of advocacy and sensibilization. Moreover, there was growth in critical approaches to urban food and environmental policies during the period of our research due to crises over food prices and COVID-19. The resilience shown by these networks during such times of crisis, as well as their capacity to focus on structural weakness of the food chains in general, and of Ankara urban development model in particular, emphasise the contemporary political relevance of these practices and ideas.
Keywords: Solidarity economy, Grassroot activism, Food sovereignty, Urban sprawl, Traditional knowledge, Social anthropology, AnkaraBu çalışma, Ankara’da dayanışma ekonomisi gıda zincirleri üzerine çalışan taban örgütlenmelerini analiz etmektedir. Çalışma kapsamında bu ağların faaliyetlerine aktif katılım göstererek bir yıl boyunca yürütülen etnografik araştırma, gıda zincirlerinin geniş küresel dinamiklerin bir parçası olduğunu ortaya koymaktadır. Bu makalede, ilk olarak çalışmadaki ağlar, uygulamalarına ve amaçlarına odaklanarak tanımlanmaktadır. Daha sonra, bazı genel sonuçlara ulaşmak için bunları mevcut literatürle ve diğer şehirlerdeki benzer vakalarla ilişkilendirmektedir. Araştırmanın temel bulguları, Ankara’daki taban örgütlenmelerinin alternatif gıda üretimi pratiklerini geliştirerek kent ile kentliler ve kent ile kırsal alanlar arasındaki bağlantılar üzerinde güçlü bir etkiye sahip olmayı amaçladığını ortaya koymuştur. Bu pratiklerin ortaya çıkarılmasındaki çaba, hem yeşil ve tarım alanlarının hem de gıda ile ilgili yerel geleneksel bilginin kaybına bağlı olarak kentsel mekânın algılanan yoksullaşmasından kaynaklanmaktadır. Bu örgütlenmelerin sosyal ağları nispeten küçük olsa da, savunuculuk ve duyarlılık yaratma açısından güçlü bir potansiyele sahiptir. Dahası, kentsel gıda ve çevre politikalarına yönelik eleştirel yaklaşımların artması, COVID-19 ve gıda fiyatları krizleri nedeniyle araştırmamızın yapıldığı dönemde daha da artmıştır. Bu ağların kriz sırasındaki dayanıklılığı ve genel olarak gıda zincirlerinin, özel olarak da Ankara kentsel kalkınma modelinin yapısal zayıflıklarına odaklanma kapasiteleri, pratiklerini ve fikirlerini güncel siyasi tartışmalarda çok önemli kılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Dayanışma ekonomisi, Taban aktivizmi, Gıda egemenliği, Kentsel yayılma, Geleneksel bilgi, Sosyal antropoloji, Ankara