Edebiyat sahnesine bir şair olarak çıkan ve kurguya dayalı eserlerini 2000’li yılların başından itibaren yayımlamaya başlayan Barış Bıçakçı, az sözle çok şey anlatmayı benimseyen minimalist üslubuyla edebiyat dünyasındaki yerini giderek sağlamlaştırmaktadır. Zaman olarak 1970’lerin sonundan başlayıp günümüze kadar uzanan bir sürecin ele alındığı Bıçakçı anlatılarında (altı roman ve bir öykü kitabı) mekân, büyük çoğunlukla Ankara’dır. Bıçakçı’nın her eserinde başrolü alan Ankara, sokak ve caddeleriyle, park ve toplu konutlarıyla, kahve ve birahaneleriyle yaşayan ve yaşatan; buluşturan ve birleştiren bir şehir olarak tasvir edilir. Öyle ki, içinde yaşayan roman ve hikâye kişilerinden daha canlı ve hayat doludur. Hatta onun renkleri bireylerin renksizliğini vurgulamak için iki kat cilalanır. Geleneksel değerlerinden giderek uzaklaşan büyükşehir insanının geçmişe duyduğu yoğun özlemin ve içinde bulunduğu toplumla yaşadığı iletişimsizliğin onu yabancılaştırdığı; aşk ve sevginin bireyi yalnızlaştırıcı duygular olarak işlendiği ve karakterlerin, ölüm karşısında farklı yaklaşımlar benimsediği görülür. Mekân/Ankara ise, bütün yaşananların hem tanığı hem öznesi konumundadır.
Anahtar Kelimeler: Anlatı, Çevresel mekân, Olgusal mekân, Şehir, Birey, Barış Bıçakçı, AnkaraBarış Bıçakçı, who emerged on the literary stage as a poet and began publishing his works of fiction in the 2000s, has reinforced his place in the literary world with his minimalist style that says many things with few words. In time terms, his tales (six novels and one book of short stories) begin from the end of the 1970s and continue through to the present day, but the vast majority of the action takes place in Ankara. Ankara, which takes the leading role in all of Bıçakçı’s works, is brought to life through its roads and streets, its parks and housing blocks, its coffeehouses and bars as a city that brings people together and unites them. It is even more full of life than the novels set in it and the characters of their stories. Indeed, its colors are sometimes buffed to double the intensity in order to emphasize the colorlessness of certain individuals. The people of the metropol, who are increasingly moving away from their traditional values, have become estranged by their lack of communication with the society they find themselves in and feel a strong yearning for the past; love and passion are made feelings that isolate the individual, and the characters adopt a variety of attitudes towards death. As for the location, Ankara, it is both the witness and the subject of all that goes on.
Keywords: Ankara, Narrative, Environmental space, Empirical space, Town, Person, Barış Bıçakçı, Ankara