1. | Editörden From the Editor Sayfa I |
HAKEMLI MAKALE | |
2. | Roma Dönemi Ankara’sına ait bir Trajan Dönemi Tondosu: Bir Roma şaheserinin kimlik arayışı The Trajanic Tondo from Roman Ankara: In search of the identity of a Roman Masterpiece Stephen MitchellSayfalar 1 - 10 1947 yılında Ankara’nın Ulus bölgesindeki bir kazı sırasında, günümüzde Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmekte olan, Roma Dönemi’ne ait yaşlı bir adam figürünün betimlendiği muhteşem bir bronz tondo bulunmuştu. Tondo, Roma İmparatoru Trajan’ın portresi şeklinde tanımlanıyordu. Makalede, bu kimlik saptamasının yanlış olduğu, portrenin aslında MS 100 ile 130 yılları arasında yapılmış kişisel bir portre olduğu ve burada tasvir edilen kişinin Ancyra bölgesinde, dönemin seçkin bir vatandaşı olduğu ileri sürülmektedir. Hadrian Dönemi’ne ait (MS 117-138) Performans Sanatçıları Birliği’ne ait bir hükmü içeren bir yazıt parçasında, söz konusu birliğe yardımda bulunan hayırsever vatandaşlardan birinin, iki adet zırhlı ve ata binmiş şekilde tasvirlendiği altın yaldızlı portreler ile onurlandırıldığı belirtilmiştir ve Ankara’da bulunan bronz tondonun da bu iki tablodan biri olduğu düşünülmektedir. Yazılı hükümde bahsedilen kişinin, yani tondoda betimlenen kişinin Ulpius Aelius Pompeianus isminde, Ancyra bölgesinde tanınan ve hakkında oldukça fazla sayıda yazılı kaynak bulunan, kültürel alanlarda yardımseverliğiyle tanınan bir kişi olduğu ya da Hadrian döneminin önemli kişilerinden ismi bilinmeyen bir şahıs olduğu öne sürülmektedir. |
3. | Yabancı seyyahların gözlemleriyle Roma ve Bizans Dönemi’nde Ankara Roman and Byzantine Ankara observed by foreign travellers H. Sinan SülünerSayfalar 11 - 21 Çağlar boyunca stratejik konumu ve ana yol güzergâhı üzerinde yer alması nedeniyle Ankara, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde Anadolu’nun en önemli şehirlerinden biriydi. Osmanlı Dönemi’nde sof ticaretinin Ankara’nın tanınmasında büyük rol oynaması ve 16. yüzyıldan itibaren Avrupalı seyyahların Ankara’yı ziyaret ederek kendi bakış açılarından dönemin Ankara’sını tanımlamaları kültürel mirasımıza katkılar sağlamıştır. Bu çalışmada, seyahatnamelerdeki bilgiler çerçevesinde Roma ve Bizans Dönemi’ne ait yapılar, devşirme malzemeler ve yazıtlar dikkate alınarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. |
4. | Sağlık işletmelerinde algılanan hizmet kalitesi ve Ankara’da hastane türlerine göre bir araştırma Perceived service quality in healthcare organizations and a research in Ankara by hospital type İbrahim H. KayralSayfalar 22 - 34 Sağlık hizmetlerinin amacı insanın fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak sağlığının korunması, iyileştirilmesi ve bu durumun sürekliliğinin sağlanarak toplumun refah düzeyinin ve mutluluğunun geliştirilmesidir. Bütün hizmet kuruluşlarında olduğu gibi, sağlık kuruluşlarında da hizmet kalitesi önemli yer tutmaktadır. Bundan dolayıdır ki işletmelerin hizmet kalitesi için ortaya koydukları tüm çabaların yarattıkları etkilerin ölçülmesi, hizmeti alan müşterilerin sunulan hizmetleri nasıl algıladıkları, kalitenin hangi boyutlarında nasıl farklılıklar gösterdikleri ve elde edilen bu sonuçlara göre yeni tedbirlerin alınması sürekli iyileştirmenin anahtarı olmaktadır. Yukarıda ele alınan koşullar çerçevesinde bu çalışmada, sağlık alanında sunulan hizmetlerin kalitesinin bu hizmetleri alanlar tarafından nasıl algılandığı, bu hizmetleri sunan farklı hastane türlerine göre karşılaştırılarak değerlendirmelerde bulunulmaktır. Böylece hastaların hizmet kalite algılarının hastane türlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı, farklılıkların kalitenin hangi boyutları açısından ön plana çıktığı ve yaş, cinsiyet, gelir vb. farklı hasta profillerinin kalite algılarına yöneliktespitler yapılmıştır. Hizmet kalitesinin ölçülmesinde; Kara, Tarım ve Zaim’in (2003) çeşitli hastanelerde kullandıkları ve sonrasında sağlık hizmetlerinde hizmet kalitesiyle ilgili Türkiye’de çeşitli araştırmalarda da kullanılan (Çaha, 2007; Kara, 2006) altı boyuttan oluşan, 34 soruluk anket seti kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen bulgular sonucunda, özellikle kamu genel dal hastanelerinin, özel hastanelerle aynı düzeyde kaliteli olarak algılandıkları ve hatta hasta tatmini açısından daha yüksek tatmin düzeylerine ulaştıkları söylenebilecektir. Diğer yandan, kalitenin alt boyutları incelendiğinde, fiziksel kalite açısından kamu hastanelerinin hâlâ özel hastanelerin gerisinde kaldığı görülmektedir. |
5. | Ankara ili için yönlendirme sistemi tasarımı önerisi, Çankaya ilçesi Kızılay mahallesi uygulama projesi The design proposal for a guidance system in Ankara province, as-built project for Kızılay district of Çankaya town Halime Fişenk TürkkanSayfalar 35 - 50 Bir yere giderken izlenen yolu bulmak için kullanılan yönlendirme sistemleri, ulaşım ve bulundukları yerlerin tanıtımı açısından büyük öneme sahip grafik ögelerdir. Yerleşkelerin kimlikleri, yönlendirme ögelerinin özellikleriyle, böylece kamusal alanlar ve onların kullanımlarıyla doğrudan ilişkilidirler. Yerleşkeler için tasarlanan yönlendirme sistemleri, bölgeyi tanıtan ve anlatan görsel bir dile sahip olmalı, düzenli bir biçimde kullanılacak şekilde tasarlanmalıdırlar. Bu çalışmanın amacı, başkent Ankara için Ankara’nın kalbi olarak nitelendirilen Kızılay Mahallesi örneği üzerinden yön gösterme işlevini gerçekleştirirken, bilgiye ulaşımı kolaylaştıran, yeniliğe ve teknolojiye açık, ancak geleneklerden de kopuk olmayan, mekânın kimliğine uygun bir yönlendirme sistemi önerisi sunmaktır. |
6. | Ankara’daki (İş Bankası) İkramiye Evleri Lottery Houses (İş Bank) in Ankara Umut ŞumnuSayfalar 51 - 73 1930’lu yıllardan başlayarak yaklaşık 40 yıl boyunca, Türkiye’de barınma/konut kültürünün oluşmasında ve gelişmesinde önemli bir üretim olarak karşımıza çıkan ikramiye evlerinin mimarlık tarih yazımı içerisinde fazlasıyla görmezden gelindiğinin altı çizilebilir. İkramiye evleri, çoğunlukla kamu yapıları ya da egemen anlatıya yalnızca ideolojik “fayda” sağlayacak çok az sayıda sivil mimarlık yapısı üzerinden dillendirilen ana akım mimarlık tarih yazımı içerisinde ihmal edilmiş bir alandır. İkramiye evleri, devletin sunduğu bir barınma kültürü üzerinden aktarılan geleneksel anlatı içerisinde dışarıda kalmış/bırakılmıştır. Bu kapsamda, çalışma, Türkiye’de ikramiye evleri sürecini araştırmayı ve özellikle İş Bankası’nın Ankara’da ürettiği yapılar üzerinde sürecin gelişimine bakmayı hedeflemektedir. İş Bankası; tasarruf teşvik ikramiyelerinin başlatıcısı olması ve bu sürecin en köklü ve güçlü kurumlarından biri olarak ortaya çıkması, ayrıca süreç içerisinde nicelik ve nitelik bakımından özgün mimari yapılar ortaya koymasından dolayı çalışmanın konusu olarak seçilmiştir. |
GÖRÜŞ YAZISI | |
7. | Ankara Millî Mensucat [Türk] Anonim Şirketi (1916-1930) Ankara National Textiles [Turkish] Incorporated Company (1916-1930) M. Bülent VarlıkSayfalar 74 - 92 Çalışma, İttihat ve Terakki’nin uyguladığı “Millî İktisat Politikası” anlayışı çerçevesinde Ankara’da bir grup yerel tüccar tarafından oluşturulan Ankara Millî Mensucat Anonim Şirketi’nin kuruluşu, faaliyetleri ve kapanışı hakkında kısa bilgi vermek amacındadır. Söz konusu yerel tüccarlar 1913 ortalarında bir fabrika kurulması için ilk girişimlerde bulunmuşlar, daha sonra bu çalışmalar sonucu 1916’da bahsedilen anonim şirket kurulmuştur. Bu şirket, üretimin kalitesinin düşük olması nedeniyle muhtemelen 1921-1922 yıllarında kapanmıştır. 1925’te Ankara siyaset ve bürokrasisinin müdahalesi ile yeni bir yapılanmaya gidilmiş ve şirketin sermayesi artırılmıştır; ancak bu girişim de sonuç vermemiş ve Şirket 1928’de kapanmıştır. Fabrika 1930’da Türkiye İş Bankası tarafından satın alınmış, yapılan çalışmalardan sonra Yün-İş adıyla yeni bir kuruluş olarak faaliyetini sürdürmüştür. |
8. | Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Ankara romanı bağlamında Kemalist ideoloji ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Bir Başkent İnşası Construction of the capital of Republic of Turkey and the Kemalist ideology within the Context of Yakup Kadri Karaosmanoğlu’s Ankara S. Dilek Yalçın ÇelikSayfalar 93 - 107 Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Ankara isimli romanı diğer eserlerine göre daha didaktik bir niteliktedir ve söz konusu roman idealist bir düşünce evrenini yansıtmaktadır. 1934 yılında yayımlanan roman, ana figür Selma Hanım ve çevresindekiler ekseninde; yaklaşık yirmi beş yıllık bir süreçte, Ankara’nın önce Millî Mücadele’nin merkezi olması, ardından da Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti oluşu ve Cumhuriyet Dönemi aşamalarını konu edinmektedir. Ankara hem Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli dönüm noktalarını hem de Ankara’nın başkent oluşu sürecini kurgu hâline getirmesi açısından dikkate değer bir özellik taşımaktadır. Yakup Kadri’nin, kitapta, birbirinden bağımsız üç erkek (Nazif Bey, Binbaşı Hakkı Bey ve Neşet Sâbit) ve üç temel mekân anlatımı (Taceddin Mahallesi / Yenişehir / Cebeci) ile birlikte inandığı ve yürekten bağlandığı Atatürk’ün ideolojisini ve inkılaplarını bir roman formunda anlattığı söylenebilir. Roman, Millî Mücadele döneminin ruhunu, Kemalist ideolojisini ve bunları gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk’ün kimliğini ve kişiliğini idealize edecek tarzda kaleme alınmış olmasından dolayı önemli bir yere sahiptir. Romanda, gelecekteki mükemmel bir Türkiye için gerçekler ve hayaller, yaşananlar ve yaşanacaklar; kimi zaman gerçekçi, kimi zaman romantik, kimi zaman da ütopik bir bakış açısıyla anlatılmaktadır. |