ISSN: 2147-8724
Ankara Araştırmaları Dergisi - Ankara Araştırmaları Dergisi: 7 (1)
Cilt: 7  Sayı: 1 - 2019
1. 
Editörden
From the Editor
Mehtap Türkyılmaz, Alev Ayaokur
Sayfa I

HAKEMLI MAKALE
2. 
Yüksel Caddesi’nde Gündelik Hayatın ve Mekânın Yaratımı
The Poiesis of Everyday Life and Space in Yüksel Street
Duygu Cihanger Ribeiro
doi: 10.5505/jas.2019.63825  Sayfalar 1 - 25
Şehir planları ve kentsel mekân tasarımları, kullanıcıların gündelik hayatlarında beklentileri ve ihtiyaçları doğrultusunda sürekli bir dönüşüm içerisindedir. İnsanlar bu süreç içerisinde kentsel planın fiziksel düzenine tamamen bağlı kalmadan genellikle küçük ölçekli yeni kullanımlar ve mekânlar üretir. Bu nedenle, resmî olarak planlanmamış ancak gündelik hayat dinamikleriyle ortaya çıkan kullanıcı mekânları ve toplumsal etkinlikler, kentsel planlama ve tasarım araştırmalarının insan odaklı yeni bakış açısını geliştirmek adına oldukça önemlidir. Çalışmanın amacı, gözardı edilen, sıradan ve geçici olarak adlandırılan mekânsal pratikleri insan-odaklı bir yaklaşımla kuramsal ve görgül boyutlarıyla ele almaktır. Bu bağlamda, yaşanan mekân ve mekânın toplumsal üretimi kavramları çerçevesinde Yüksel Caddesi’nde bir alan çalışması yürütülmüştür. Ankara’nın kent merkezi olarak kabul edilen Kızılay semtinde yer alan Yüksel Caddesi, çeşitli toplu taşıma bağlantılarına yakınlığı, yaya bölgesi olması ve zengin arazi kullanım yapısıyla şehrin en kalabalık sokaklarındandır. Ankara’nın Cumhuriyet dönemi ilk planlama çalışmalarından itibaren varolan sokak, hem kentsel planlama ve tasarım hem de sosyo-ekonomik anlamda birçok farklı dönem geçirmiştir. Yapılı çevre hâlâ ilk tasarlanan sokak dokusunun izlerini taşımasına rağmen gündelik hayatın değişen yüzleri, kentsel mekânın zamansal ve toplumsal çok katmanlı yapısını ortaya çıkarmaktadır. Bu araştırma, mekânın fiziksel üretimi ile birlikte, toplumsal yaratımını (poiesis) anlamak için fiziksel veya toplumsal olarak üretilen mekân, geçici veya kalıcı kentsel ritimler gibi ikililiklerin ötesinde bir kuramsal bakış açısı önerir. Bu bağlamda çalışmada iki temel odak bulunmaktadır. Bunların ilki, hafızanın kentsel altyapısını (geçmişin hatırasını) anlama amacıyla arşiv verilerini derlemek, daha sonra gündelik yaşamın ve mekânın poiesisini tartışabilmek için (günümüzde mevcut olan bellek) Yüksel Caddesi’ndeki gündelik hayatın kentsel ritimlere ve kullanıcılara odaklanarak gözlemlenmesidir. Bu doğrultuda takip edilen etnografik ve mekânsal-görsel analiz yöntemleri, mekânsal ve toplumsal olanın koparılamaz ilişkisini görgül sonuçlarla desteklemektedir. Sonuçlar, gündelik hayatın kullanıcılarının ve değişen ritimlerinin ve kullanıcıların rolünün mekânın üretimindeki önemini gözler önüne sermektedir. Bu birleştirici yaklaşım, göz ardı edilen, atıl olarak adlandırılan kullanıcı mekânlarının, anlık ya da geçici oldukları gerekçesiyle hafife alınan kamusal hayat pratiklerinin mekânsal niteliklerini vurgulamaktadır. Kentsel mekânda, tasarım ve sosyal yaşamın dialektiği, kullanıcı tercihlerinin fiziksel alan üzerindeki etkilerinin anlaşılması ve insan odaklı şehircilik çalışmalarına katkı sunmaktadır.

3. 
Ulus Meydanı’nın Hikâyesi: Oluşum, Dönüşüm ve Değişim
A Tale of Ulus Square: Emergence, Transformation and Change
Elif Selena Ayhan Koçyiğit
doi: 10.5505/jas.2019.82905  Sayfalar 27 - 73
Bu araştırma bir kültürel miras alanı olan Ulus Meydanı’nın tarihsel süreç içerisinde oluşum, gelişim ve dönüşüm hikâyesi üzerine odaklanmaktadır. Makalede, tariflenen dönemlere ait değerlerin ortaya çıkarılması ve bu değerlerin zaman içinde yaşadığı süreklilik, değişim ve dönüşümü etkileyen ana faktörlerin belirlenmesi hedeflenmektedir. Böylelikle bu makale ile kentin önemli kamusal açık alanlarından biri olarak tariflenen Ulus Meydanı’nın güncel uygulamalar doğrultusunda kültürel niteliğini, özgünlüğünü ve bütünlüğünü kaybetme tehlikesine dikkat çekmek amaçlanmaktadır. Makalenin ilk bölümde, boş bir açık alan olarak Ulus Meydanı’nın tanımlamış olduğu bölgenin Roma döneminden itibaren günümüze dek kente entegre olma biçimi aktarılmış, zamanla bir meydan niteliği kazanmasını sağlayan tarihi süreç ve etmenler tartışılmıştır. İkinci bölümde ise 19. yy’dan itibaren, özellikle Tanzimat hareketlerinin yönetim yapısı ve kente olan etkileri sonucu başlayan meydanlaşma süreci detaylarıyla anlatılmıştır. Devam eden bölümlerde, Cumhuriyetin ilanının, Ankara’nın başkent olma sürecinin ve ideolojik yapının kent mekânına ve kentsel yaşama yansıması, Ulus Meydanı hikâyesi üzerinden tartışılmıştır. Takip eden bölümlerde, II. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan politik, ekonomik ve sosyo-kültürel yapıdaki değişim, uluslararası ilişkilerin kentsel mekânın kurgusundaki rolü ve bu süreçte Ulus Meydanı’nın yeniden şekillenmesi incelenmiştir. Son bölümde ise, tarihi Ankara olarak tariflenen ve Ulus Meydanı ve yakın çevresinin de bir bölümünün dâhil edildiği bölgenin koruma ve yenileme planları doğrultusunda yeniden ele alınması incelenmiştir. Bu planlar meydanın korunması ve meydanı tarifleyen değerlerin sürdürülebilirliği açısından ele alınmıştır. Özellikle alanda uygulanan güncel müdahalelerin 2008 yılında iptal edilmiş olan bir yenileme planıyla yüksek derecede olan benzerliği ve bu projelerin alanın kültürel miras özellikleri üzerindeki olumsuz etkileri detaylandırılarak tartışılmıştır.

4. 
Alüminyum ile Tasarlamak: 1970’lerde Ankara Mimarlığında Alüminyum*
Designing with Aluminium: Aluminium in the Architecture of 1970s Ankara
Funda Uz
doi: 10.5505/jas.2019.00710  Sayfalar 75 - 103
Türkiye’de “modern mimarlık” sıklıkla düşünsel ve ideolojik boyut ile biçimsel temsil üzerinden araştırılmış ve tartışılmıştır. Ancak luslararası araştırmalarla karşılaştırıldığında, Türkiye özelinde yapı malzemelerinin modern mimarlığa etkisi konusundaki araştırmalar yetersizdir.
Makaleyle, yapıları var eden insanları, üretim mekanizmalarını, dönemin koşullarını ve bağlam ilişkilerini okuyabilmenin kendine özgü araçlarını üretmek amaçlanmaktadır. Kronoloji odaklı çalışmalarda, “savaş sonrası modernizmi” ve “1950-1980” aralığı içinde kendine özgülüğü yeterince vurgulanmayan 1970’li yıllardaki mimarlık üretiminin, yapı malzemesi olarak alüminyum üzerinden, üretim, eleştiri ve kültür çerçevesinde okunması hedeflenmiştir. 1950’ler sonrasında, özgün ve öncül örneklerin verildiği 1960’lar ve endüstrileşmenin hız kazandığı, standardizasyonun başlangıcı kabul edilebilecek 1970’ler çalışmanın odağında yer almaktadır. Çalışmaya konu edinilen bir şehir olarak Ankara, söz konusu dönemde, Türkiye’deki yapılaşma tarihi açısından da bir eşiği işaret eder. Ankara’nın kentsel gelişimi, nüfus ve iş gücündeki artış, yeni kurulan birimleri ile genişleyen bürokratik kurumlar için yapı ihtiyacına verilen cevap, “Ankara Mimarlığı” tanımını haklı çıkarmaktadır. Ankara’da 1960-1980 arasındaki dönemde üretilen mimarlığı “uluslararası” ve “modern” olarak tanımlamak genel ve kabul gören bir yargıdır. Bu mimarinin biçimsel, işlevsel var oluş koşulları, bunlara duyulan ihtiyaç ve bu yapıları var eden mekân-politikalar, dahil olan aktörler ve kurumlar üzerine araştırmaların derinleştirilmesiyle, bu dönemde yapılı çevrenin üretim süreci hakkındaki bilgimizi genişletecek açılımlar yaratma potansiyeli açıkça hissedilmektedir.

5. 
Ankara’da Yeni Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi Ölçeğinde Dönüşen Mekânlar, Değişen Gündelik Hayat Pratikleri
Spatial Transformations and Changing Everyday Life Practices in the New Mamak Urban Regeneration Project, Ankara
Burcu Göközkut, Mehmet Somuncu
doi: 10.5505/jas.2019.48030  Sayfalar 105 - 124
Neoliberal politikaların kent mekânındaki yansıması olan kentsel dönüşüm projeleri 1980’lerden günümüze hız kazanmıştır. Birçok farklı alanda yapılabilen projeler, Türkiye’de genellikle gecekondu alanları üzerinde olmaktadır. Ankara’daki en büyük gecekondu mahallerinden bir kısmına ev sahipliği yapan Mamak, Yeni Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi ile alan büyüklüğü, konut ve kişi sayısı bakımından devasa bir kentsel dönüşüm projesinin merkezi olmuştur. Böylesi büyük bir proje, yarattığı dönüşüm ve yerinden edilme nedeniyle birçok problemin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Buna göre çalışmanın amacı, Yeni Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi ile mekândaki dönüşümü ve bu dönüşümün yarattığı sosyo-ekonomik değişimi tespit etmektir. Aynı zamanda, bir kentsel dönüşüm projesi ile yeni ve eski mekânlar arasında oluşan çatışma ve tezatlıkları, proje ile yer değiştiren gecekondulu kesimin neoliberal baskı karşısında borçlandırılmasını ve değişen günlük hayat pratiklerini incelemektir. Özellikle projenin biten etaplarındaki yüksek katlı apartmanlar ile inşaat çalışmalarının başlamadığı etaplardaki gecekondu alanları arasında mekânsal bir çelişki ortaya çıkmakta, bu çelişki apartmanda yaşayanlar ile gecekonduda yaşayanlar arasında çatışmaya dönüşmektedir. Bu nedenle çalışma evreni projenin tamamlandığı 1. Etap ile inşaatın başlamadığı 2. Etap olarak seçilmiştir. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak farklı paydaş gruplardan bireylerle derinlemesine görüşme yapılmıştır. Çalışmada derinlemesine görüşme yapılacak üç örneklem grubu belirlenmiştir. Bu gruplar, Yeni Mamak Kentsel Dönüşüm Proje alanında yaşayan yerel halk, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde bu projede çalışan ve Mamak Belediyesinde görevli belediye görevlileri ve kent çalışmalarında uzman olan akademisyenler olmuştur. Derinlemesine görüşmelerden elde edilen veriler betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Çalışmada, proje alanında yeni yapılan apartmanlara geçen gecekondulu kesimin eski yaşam tarzına büyük özlem duyduğu, yeni yaşam koşullarına alışmakta zorluk çektiği, bu durumun da mekânla tezatlık oluşturacak görüntüler ortaya çıkardığı tespit edilmiştir.

6. 
Bir Sinema Seti Olarak Ankara: Ankara Filmleri Üzerinden Kentin Mimarlık Tarihini Okumak
Ankara as a Cinema Set: Reading Architectural History of the City through Ankara Films
Aylin ATACAN
doi: 10.5505/jas.2019.92005  Sayfalar 125 - 146
Mimarlık disiplini içerisinde kendisine özerk bir alan yaratan mimarlık tarihi çalışmaları, mimarlığın farklı disiplinler yoluyla temsil ediliş biçimleri üzerine odaklanabilir ve bu nedenle filmler üzerinden mimari okumalar yapmak, iki farklı alanın kesişimlerini ortaya çıkarmak için kullanılan bir yönteme dönüşebilir. ‘Ankara filmleri’nde sahne, ortak bellekte yer etmiş mimari imgelerden oluşan Ankara kentidir. Ankara filmleri üzerinden; üretilen, yeniden canlandırılan ve temsil edilen mekânların izlerini sürmek, mekânsal değişimi ve dönüşümü mimarlık tarihinin kendi kronolojisi ve dinamikleri içerisinde değerlendirmeye, dönüşen kent kimliğini algılamaya ve incelemeye olanak sağlar. Konu olarak ele alınan Ankara kentinin mimari değişimi modern bir üretim aracı olan film yoluyla aktarılmaya çalışılmıştır. Ankara’nın geçirdiği süreç sadece yapı tipolojisinde farklılaşma, kent ölçeğinde genişleme, yapılı çevrede meydana gelen değişiklikleri kapsamamaktadır. Bir kentin, özellikle tarih boyunca farklı medeniyetlere başkentlik yapmış Ankara’nın değişimi; sosyal, kültürel ve ekonomik etkenlere odaklı olup, kent halkını da değiştirmiştir, bu yüzden film okumaları salt mimari özelliklerin farklılaşmasından yola çıkarak değil sosyal değişimlerin getirdikleri de göz önünde bulundurularak yapılmıştır. Dekor olan Ankara’nın objektif arkasında filtrelenerek hareketli imajlar olarak yeniden üretimi sırasında etkin olan aktörlerin rolleri ve Ankara’nın bir film platosu olarak seçilmesi sorgulanmıştır. Çalışmanın temel amacı; Ankara mimarlık tarihi araştırmaları kapsamında kullanılacak materyaller arasına Ankara filmlerini ve film okumalarından elde edilen verileri yerleştirmek, bu filmleri mimari okumalara olanak sağlayacak bir arşiv nesnesine dönüştürerek, mimarlık tarihi çalışmalarına ve mimari ile şekillenen kent belleğine bir katkı sağlamaktır.

7. 
Erken Soğuk Savaş Ankara’sında Sinema Kültürü
Cinema Culture in Ankara in the Early Cold War Period
Semih Gökatalay
doi: 10.5505/jas.2019.39974  Sayfalar 147 - 174
Çalışmada, erken Soğuk Savaş dönemi Ankara’sında sinemanın oynadığı sosyal ve kültürel roller irdelenmektedir. Söz konusu dönemde, modern kitle iletişim araçlarının çoğu bulunmadığı için sinema, Ankaralının ender eğlence kaynaklarından birisi olmuştur. Ayrıca, incelenen yıllar, Türkiye’nin siyasi ve iktisadi açılardan Amerika Birleşik Devletleri’ne yakınlaştığı bir döneme denk gelmektedir. Türk-Amerikan yakınlaşması, sinema alışkanlıklarını ve sinema izleme eğilimlerini de yakından etkilemiştir. Bir yandan, Amerikan filmleri Türk sinema sektörüne damgasını vururken, bir yandan da, Hollywood aracılığıyla, Amerikan kültürünün Türkiye’de yayılması ve kabul görmesi söz konusu olmuştur. Amerikan filmleri ve gittikçe Amerikanlaşan sinema sektörü yediden yetmişe bütün Ankaralıların ilgisini çekmiştir. Sinema salonlarının fiziki koşullarından, seyircilerin maddi durumuna uzanan geniş bir yelpazede, pek çok etken, erken Soğuk Savaş Ankara’sında, sinema kültürüne şekil vermiştir. Birincil ve ikincil pek çok kaynağa başvurulan bu çalışmada, İkinci Dünya Savaşı sonrasında sinema kültürünün bir yandan Ankaralıların sosyal konumlarını gösterirken, bir yandan da, farklı sosyal grupları, sinema salonlarında bir araya getirmesi nedeniyle birleştirici bir rol üstlendiği tartışılmaktadır. Bir diğer deyişle, dönem içerisinde sayıları gittikçe artan sinema salonları sayesinde sinema, Ankara’da yaşayan bütün toplumsal kesimlerin yaşamında temel bir konuma sahip olmuştur.

8. 
Ankara’nın Kentsel Yaşamına İz Bırakmış Bir Mekân: Vakko Kızılay Mağazası
A Place that Left its Mark on Ankara’s Urban Life: The Kızılay Store of Vakko
Umut Şumnu, Begüm Uluyurt
doi: 10.5505/jas.2019.43434  Sayfalar 175 - 195
Vakko, erken cumhuriyet döneminden günümüze, Türkiye’de giyim kuşam alanında ilkleri gerçekleştiren öncü bir moda markasıdır. Vakko, kılık kıyafet devriminin getirdiği değişim sonucunda ortaya çıkan Şen Şapka’dan başlayarak, Türkiye’de kadın, erkek, genç ve çocuk giyiminde - giysiden kumaşa, ayakkabıdan aksesuara- Batılı anlamda giyim tarzını ülkemize getiren ve ülkemiz insanıyla tanıştıran önemli bir marka olmuştur.
Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyada ve Türkiye’de değişen siyasal ve toplumsal ortam, yetinen toplumdan tüketen topluma geçiş, Vakko’nun mağazacılık alanında da önemli atılımlar yapmasına yol açmıştır. 1962 yılında hizmete açılan İstanbul Beyoğlu mağazasından başlayarak, Türkiye’nin büyük şehirlerinde açtığı mağazalarla Vakko, Türkiye’nin Batılı anlamda ilk büyük moda merkezlerinin kurulmasına da ön ayak olmuştur. Dönemin departmanlı mağazacılık anlayışının önemli temsilleri arasında sayılabilecek bu mağazalar sadece satış ve satış sonrasına ilişkin getirdiği yeniliklerle değil aynı zamanda mekânsal anlamda sunduğu yaşam kültürüyle de öne çıkmıştır. Çoğunluğu mimar Abdurrahman Hancı tarafından tasarlanan Vakko mağazaları basit birer alışveriş merkezi olmanın yanında barındırdığı sanat galerisi, çay salonu, bahçesi gibi sosyal mekânlar ve bu mekânlarda düzenlenen etkinliklerle doğrudan kent yaşamının önemli bir parçası haline gelmiştir.
Bu kapsamda çalışmada, Vakko’nun kurumsal tarihi ve mağaza ya da üretim mekânlarına ilişkin belgelemenin ardından özellikle Ankara Kızılay’da bulunan mağazasına odaklanılmış ve mimari çizimler, fotoğraflar, sözlü anlatımlar ve dönemin filmlerindeki sahneler üzerinden Ankara’nın kentsel yaşamında önemli bir yeri olan ve moda, sanat ve mimarlığın özenli bir şekilde bir araya getirildiği bu mekân yeniden hatırlanmaya çalışılmıştır.

9. 
1960’lı Yıllarda Kentli Hareketliliği: Kentsel İç Mekân Örneği Olarak Esat Mahallesi, Gündelik Yaşam ve Yapısal Dönüşüm
Urban Mobilization in the 1960s: Esat Neighbourhood as an Example of Urban Interior, Everyday Life and Structural Transformation
Güliz Küçüktaşdemir
doi: 10.5505/jas.2019.83792  Sayfalar 197 - 211
Makalenin çalışma sahası, Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte kentsel ve kamusal mekânın inşa edildiği Ankara’dır. Çalışma, Ankara’nın 1960’lı yıllarda kentsel planlama stratejileri sonucunda oluşan kentsel hareketlilik ve sosyal hayattaki dönüşümü konu etmektedir. Kentli hareketliliği, dikey yönelimde kent ekseni ve merkezi kapsamında Ulus’ta temellenen ticari referansları ve altyapı hizmetlerini takip etmiştir. Böylece, kent planlama stratejisi kapsamında ideolojik omurga, ‘Bulvar’ aksı doğrultusunda Yenişehir-Çankaya güzergâhında, bölgesel olarak farklı gelir gruplarının ikamet ettiği kentsel alanları oluşturmuştur. Bu güzergâh üzerinde yer alan Cebeci, Maltepe ve makalenin konusu olan Esat Mahallesi, kentli kimliğinin üretimi, yaşamsal ve mekânsal refleksleri ile siyasal yapılanmanın bir kolu olarak kentin bütününde ticari-konut çoğul işlevli yapı stoğuyla alt merkez özelliği kazanmıştır. Esat Mahallesi’nin mekânsal ve yaşamsal refleksleri bu yapılanmaya paralel olarak birbirini geliştirmiş, dönüştürmüştür. Böylece mekânsal, yaşamsal refleksler bu yapılanmaya paralel olarak birbirini geliştirmiş, dönüştürmüştür. Küçükesat, sosyo-demografik özelliklerin kentli rotasyonunda değişime, dönüşüme uğradığı ‘mahalle’ gelenekli bir yerleşke olarak gündelik yaşamın, yapısal dönüşümüne maruz kalmıştır. Bu dönüşüm ile birlikte yaşamsal, mekânsal karşılıklar, gündelik yaşam ara kesitinde yeni bir ara yüz olarak anıtsal tipolojilerinden ayrışmıştır.
Çalışmanın amacı gündelik olanın tarihine ve kent tarihine bir alternatif sunmaktır. Malzemenin üretimi, araştırılması, paylaşılması sürecini kapsayan karma metod, nitel veri yöntemi olarak tercih edilmiştir. Sözlü tarih çalışması ise, resmî ideolojik anlatıda yer almayan gündelik verileri aktaran verinin oluşturulması için kullanılan araçlardan biri olmuştur. Ayrıca teknik envanter ve bireysel fotoğraf arşivlerinden faydalanılmıştır. Çalışmanın merkezinde gündelik yaşamın kentsel ve kamusal mekânsal refleksleri yer almaktadır.

GÖRÜŞ YAZISI
10. 
Yerel Seçimlerde Ankaraʼnın Merkez ve Çevre İlçelerine Dair Sosyo-Mekânsal Bir Analiz Denemesi
A Socio-Spatial Analysis Attempt Regarding the Local Elections in the Central and Peripheral Districts of Ankara
Savaş Zafer Şahin
doi: 10.5505/jas.2019.84856  Sayfalar 213 - 223
Merkezî kentsel politikaların kentler üzerinde yadsınamaz bir etkisi olsa da, yerel toplumsal ve siyasal dinamikler özellikle yerel seçimler gibi demokratik pratikleri ve sonrasındaki yerel yönetim deneyimini ciddi bir şekilde etkilemektedir. Ancak, bu dinamiklerin farklı kentler özelinde nasıl şekillendiği ve işlediği üzerine yeterince araştırma yapılmamıştır. Yazıda Ankara’nın ilçe belediyeleri üzerine yaklaşık on yıldır sürdürülen monografi çalışmaları kullanılarak, ilçelerin siyasal, mekânsal ve toplumsal değişkenleri ve bunların yerel seçimler gibi önemli siyasal etkinlikleri nasıl etkileyebileceği, ilçelerin toplumsal gerçekliği düşünülerek nasıl öngörülerde bulunulması gerektiği sorularını yanıtlamaya yönelik değerlendirme ve yorumlara yer verilmiştir.

11. 
Ankara-İstanbul Arasında Bir Katolik Aile: Aydınyanlar
The Aydinians: A Catholic Family Between Ankara and Istanbul
Aved Kelleci
doi: 10.5505/jas.2019.63935  Sayfalar 225 - 253
Anadolu’nun kadim halklarından biri olan Ermeniler, tarih boyunca İran ve Doğu Roma gibi büyük devletlerin vassalı konumunda veya bağımsız oldukları durumlarda da bu devletlerin baskısına maruz kalarak yaşamıştır. Tarihlerindeki nispeten huzurlu dönemleri Türklerin hâkimiyetindeki ve onlarla beraber geçen 900 yıla tekabül etmektedir. Hatta Osmanlı döneminde devletin üst kademelerinde birçok önemli mevkilere gelmiş, devlet yönetiminde söz sahibi olmuşlardır.

Bugüne dek Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan Ermeniler hakkında birçok araştırma yapılmıştır. Ancak yapılan bu çalışmalar içerisinde Ankara Ermenileri çok az bir yer tutabilmiştir. Bunun başlıca sebebi Ankara’ya gelen batılı seyyahların notları ve Osmanlı kayıtlarının dışında Ankara Ermenileri ile ilgili pek fazla kaynağın günümüze ulaşamamış olmasıdır.

1828- 1920 yıları arasında Ankara’da ikamet eden Aydınyanların hikâyesi bizlere 19. ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış Ankara Ermenilerinin sosyoekonomik durumları, inanç biçimleri, sosyal ve kültürel yaşantıları hakkında kıymetli bilgiler vermektedir. 1920-1924 yılları arasında Ankara’da bulunan Hagop Aydınyan’ın İstanbul’daki ailesine yazdığı mektuplar, Ankara Ermenilerinin Cumhuriyetin ilanı sürecinde nasıl bir tutum sergilediklerini birincil kaynaktan inceleme fırsatı sağlamaktadır.

12. 
Bir Zamanlar Posta Caddesi
Once Upon a Time Posta Caddesi
Savaş Recep Sönmez
doi: 10.5505/jas.2019.41275  Sayfalar 257 - 281
Araştırmada 1929 Tahtakale Yangını sonrasında, önceki yılların Kızılbey Caddesi ile Uzun Çarşı ve Semerciler Caddesi gibi sokakların akslarının değiştirilmesi ya da birleştirilmesiyle, 1941-1944 yılları arasında oluşturulan Posta Caddesi’nin; 1950 öncesi belleğimizden kalan Devrim İlkokulu, Çerkeş Sokağı, Palabıyığın Meyhanesi, Sulu Han, Postane ve Sebze Hali anılarımızdan hareketle; caddenin tümüyle yitirilen insan ve işyeri dokusu, binaları, güzellikleri ve özellikleri üzerine tarihe not düşülmeye çalışılmıştır.
İncelediğimiz anı kitaplarında konumları kesin olarak tariflenmemiş kimi yapıların yerleri, mimari kitapları ile eski Ankara harita ve rehberlerinin yanı sıra dönem tanıklarının da desteğiyle tam olarak bulunmuştur. Ele alınan uzunca dönem içerisinde tüm binaların hangi firma ya da kişilerce kullanıldığına kronolojik olarak erişilememekle birlikte; ara dönemlerinden bulunabilen bilgiler aktarılıp, ilk halleri ile günümüzdeki durumları, zemin katları sakinleri yardımıyla saptanmıştır.

LookUs & Online Makale